herkesin mutlaka olan anılarıdır.
bendeki de şöyle:
askerliğime sağlık problemim sebebiyle a grubu arızalı gittim. şaka değil. ama basit bir şey. askerliğe de mani değil.
hal-i hazırda devam eden rahatsızlığım şu şekilde bir rahatsızlıktı. üzüldüğüm, sıkıldığım, bunaldığım, yorgun, argın, kaygı ve stres durumlarının birikmesi neticesinde 3-4 insan kuvvetinde vücudumun kasılıp bağırması, ya da böğürmesi ve sonrasında bu halde yere düşmem. vodafondaki şafak sezerin bağırmasından daha kuvvetli. tasavvuftaki cezbe halinin, tasavvufsuz hali. doktorlar vokal tik bozukluğu demişti ve malumunuz tikler stres ve kaygı ortamlarında artış gösterir, tikler zeki adamlarda olur, necip fazılda göz tiki var videolarına bakabilirsiniz. zaten bi de vizonteledeki deli emin de malumunuz çok zekidir.*
işte böyle bir halde başladı askerliğim.
önce öğretmenlik sıfatımıza saygısı olmayan lise mezunu zibidi çavuş ve ekibi. hastalığıma inanmamalar. "hoca numara yapıyon" falan demeler. tabi onlar böyle dedikçe benim stresim sıkıntım daha da artıyor ve rahatsızlanıyorum.
birgün koğuş nöbeti tutuyordum. birlikler ve bölümler ve bu birliklerin komutanları ayrı ayrı katlarda ama aynı binada.
o gün de yorgunmuyum neyim. rahatsızlanacağımı anladım. çavuşa falan da söyledim. neyse sonrasında kaçınılmaz durum. rahatsızlık.
yalnız ters giden bir şeyler var.
aşağıdan tahir yüzbaşı geliyor demeler.
ama ben tahir yüzbaşıyı bilmem tanımam. birden etrafımdaki tüm askerler tüy oldu. kimse yok. ben yerdeyim. aşağıdan önde tahir yüzbaşı. arkasında nöbetçi astsubay.
ben de safım ya hani. komutanlarım şimdi benim babam yerimde. ben rahatsızım benimle alakadar olacaklar...oooo peygamber ocağı!!
bir hışımla tahir yüzbaşı geldi. kim o bağıran asker. kim o...
gel benimle dedi. ben de odasında özel muamele göreceğim tabi.*
neyse aşağıya indik.
kapısı açıktı. kapattı.
masasına oturdu. ve hani misafirlikte elinizi açar ve misafirinize yer gösterirsiniz ya hani. elini öyle açtı. ben zannettim ki oturmamı istiyor. hala güzel niyetlerim var. komutanım beni dinleyecek. halimi hatırımı soracak!!!
ben de mesajı öyle anlayınca sandalyeye oturmak için eğildiğimde çıkan ses "otur dedim mi!!!". ben: "özür dilerim komutanım". komutan: "konuş dedim mi"... ben nöbetimde böyle bağıran asker istemiyorum. "herkesi korkutabilirsin bağırmanla ama beni korkutamazsın" falan. beni psikopat asker kardeşlerden sandı galiba. böyle diğer askerle bağırıp çağırıp kavga eden.
sonrasında "sen dedi, beni tanıyormusun". hayır komutanım." namımı duymadın mı?, hayır komutanım.? ben dedi buranın en psikopat komutanıyım. herkesi korkutabilirsin beni korkutamazsın."... komutanım rahatsızlığım var... hayır bundan sonra bağırmayacaksın..... diye başladığı an ben o bağırmayacaksın dediği kelimeyi öncesinde beynime yerleştirdiği için.... tam o bağırmayacaksın derken ben de ikinci kopuş.... bi nara..... ben masanın üstündeyim.... sandalyeler bir tarafa...düştüm. sonra ne oldu diye merakla kapıyı açık içeri giren astsubaylar... "kaldırın götürün şunu"...
dedim ki komutana, komutanım ben öğretmenim ve öğretmenlikte de böyle gerginlik vs yaşarken rahatsızlandığım oldu. öğrencilerimin gözü önünde. ama kalkıp dersime devam etmişimdir. "sen dedi, sen öğretmenmisin, seni bu halle nasıl öğretmenlik yaptırıyorlar" dedi. o zaman diyemedim işte "sen bu kendi ikrarında psikopat halinle bu vatanın evladına komutanlık yapıyorken"...
böyle bir anıydı işte...
takıntılarım ve obsesyonlarım devam etti.
o komutanın odasının oradan geçerken gerilirdim...
sonrasında askerlik süresince gelen bu nöbetleri.bazen 7-8 kez üstüste. ama halim kalmaz tabi. kaslarım boşalmış. yorgun bitkin vücut. vur diyazem adlı iğneyi... uyusun asker... sonra acemi birliğinde somatizasyon teşhisi, usta birliğinde anksiyete bozukluğu, hepsinin öncesinde vokal tik bozukluğu, tourette sendromu vs...
ama hamdolsun şimdi çakı gibiyim. ama asker değilim. çakı gibi asker yerine çakı gibi öğretmenim ama isviçre çakısı gibi biraz tombulca yani.
en zoruma giden şey ise şu olmuştu bu süreçte; bu rahatsızlığımda bir kısım öğrencilerim yaşındaki gençlerin bu hastalığımı bir numara gibi görmeleri... ve askerlikten yırtmak için yapıyorsun "hoca"... demeleri. askerlikte farkettim, öğretmenlere diğer meslektekiler kadar kıymet verilmediğini...bu genelleme olamaz belki ama bu böyleydi...
belki de benim yumuşak başlılığımın neticesi...
bi tane ağzının ortasına vursaydık birilerinin böyle olmazdı belki ama...
asayişi muhafaza nur talebelerinin vazifeleri. sabır sabır..
ne yapalım...
ahirette görüşeceğiz.
sevgi ile.
Kaynak:
www.cogitosozluk.netdiğer bir örnek:
www.scopemed.org